Hakkımda
Yazar, Gezgin, Tasarımcı Bir Blogger
Müge Acar kim derseniz, soğuk ve kasvetli bir Kasım sabahı İstanbul’da doğarak hayata merhaba diyen ve tüm ömrünü sevdiklerinin yanında ve sevdiği uğraşlarla geçirmek isteyen biri diyebilirim kısaca. Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamladıktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesinde yüksek lisans yaptım. Halen İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde de ikinci üniversitemi okuyorum. Okumak her zaman en sevdiğim uğraşım oldu.
Müge Acar kendini nasıl daha iyi ifade eder diye çok sorguladım ama aslında cevap hep içimdeydi. Sadece okumayı değil yazmayı da çok seviyordum. Ortaokul yıllarımda küçük öykü ve kısa roman denemelerim olmuştu. Daha sonra yerini daha uzun öyküler aldı. Bu süreçte kimi kez Müge Acar adını kullanarak kimi kez de mahlas kullanarak internette bazı siteler ve birkaç yerel gazete için makaleler yazdım. İlerleyen yıllarda, sanırım biraz da cesaretim artınca, bir blog açarak yazılarımı bu şekilde paylaşmayı sürdürdüm.
Yaşamdan Süzdüklerim adlı blog içeriğinde, gezilerimi, duygu ve düşüncelerimi paylaştığım bir alan oldu benim için. Bloğumun adı Müge Acar- Yaşamdan Süzdüklerim idi. Neden bu ismi seçtim derseniz, o güne kadar dağarcığımda çok fazla duygu biriktirmiş, bunların pek çoğunu aktarma imkanı bulamamıştım. Bir kanalla dışarı açılması gerekiyordu. Yaşamdan Süzdüklerim, yaşadığım her şeyden bana kalandı bir anlamda. Yazdıklarım bana yeni ufuklar açtı, çok güzel geri bildirimler aldım. Artık bir kitap yazacak cesarete sahiptim. Yaşamdan Süzdüklerim, benim için harika bir hazırlık süreci oldu.
Ve böylece ilk romanın “Aşkın Su Hali” doğdu. Yazarlar ilk kitaplarında daha çok kendilerini anlatırlarmış, benim de bir anlamda öyle oldu. Biraz kendi yaşamımdan aktarımlar biraz da kurgu ile yazdığım romanım 2013 yılında basıldı. Yaşamdan Süzdüklerim ete kemiğe büründü adeta. Müge Acar adını basılı bir kitapta görmek, paha biçilmez bir mutluluktu benim için. Aşkın Su Hali yetişkinler için yazdığım ilk roman olması dışında benim için bu anlamda da çok kıymetli onun için.
Daha sonra çocuk öyküleri yazarken buldum kendimi. İlk öyküm “Adalı Çınar”, bir ağacın dilinden çevre duyarlılığını anlatıyordu. Yaşadığımız o günlerde çocukların olup biteni daha iyi anlamasını istemiştim. Tarihe bir iz bırakmak ve dünyanın sadece bize ait olmadığını vurgulamak amacıyla yazdım bu öyküyü. Daha sonra yolum Çocuklar Hepimiz Derneği ile kesişti. İznik bölgesinde ki köy okulları için projeler üreten bir dernekti. Projelerinden biri de okuma yarışması idi. Yöredeki okullarda “en çok kitap okuyan öğrenci” yarışmasında birinci gelen öğrenci için bir öykü yazmamı ve kahramanının da kendisi olmasını istediler. 8 ayrı köy ve 8 ayrı öğrenci için yazacaktım bu öyküyü. Nitekim o şekilde yazdım da. İşte “Hayalci”de böyle doğdu. Meslek seçimi yapamayan bir çocuğu anlattım bu öyküde de.
Birçok köyü ve köy okulunu gezdim. Çok keyifli oldu benim için. Hem de çok öğretici. Müge Acar olarak sadece öykü yazmak dışında ne yapabilirim diye düşünmeme vesile oldu bu geziler. Yayıncımın da desteğiyle Hayalci daha çok çocuğa ulaşacak bir kitap olarak basıldı. Hedef kitlesi ilkokul çağı çocukları olmasına rağmen, daha küçük yaştaki çocukların da ilgisini çekebilmek için öyküye “boyama” sayfaları da ilave ettik. Gerek ebeveynleri ile birlikte vakit geçirmelerini sağlamak gerekse kitabın adı ile anlam kazanacak şekilde hayal kurabilmeleri için. Bunun ardından geliri tamamen Çocuklar Hepimizin Derneği yararına olacak şekilde, imza günü ve söyleşilere katıldım. Hayalci benim için bir öykü kitabı olmasının yanında bir misyona aracılık ettiği için de ayrı bir anlam taşıyor.
Ardından aynı amaç ve dernek için “Canım Arkadaşım” öyküsünü yazdım. O da yine çıkış noktası olarak bir yarışma için yazıldı ve sonrasında basıldı. Burada da kaybolmaya başlayan arkadaşlık kavramını aktarabilmeyi hedefledim. Çalıştığım kurum ve pek çok farklı derneğin katkısı ile bu kitap içinde benzer çalışmalar yaptım. Müge Acar olarak sadece bir yazar değil, bu topluma borçlu olan eğitimli bir kadın olarak, sevdiğim uğraşımı en sevdiklerime yani çocuklara yararlı bir hale getirmek benim için en az yazmak kadar mutluluk veren bir uğraş oldu.
Çocuklara daha iyi aktarımlar yapabilmek adına pek çok eğitime katıldım. Masal Terapi ve Masal Anlatıcılığı ile ilgili eğitimler aldım.
Muguet Knit Bags
Yaşadığımız bu pandemi dönemi, yazmak konusunda benim için çok verimli olmadı ne yazık ki. Üzerinde çalıştığım biri yetişkinler için, diğeri çocuklar için olan iki kitabım var. Yakın gelecekte tamamlamayı planlıyorum. Bu süreçte üretim şeklim biraz değişti ve daha çok elişi yaparak bir anlamda kendimi dinlendirmek istedim. Başlangıçta terapi amaçlı yaptığım bu örgüler, sonrasında güzel bir uğraş haline geldi. “MuguetKnitBags” markası ile pek çok çanta ördüm. Sonrasında buna yastık ve battaniye de eklendi. Bu çantalarımın satışından elde edilen geliri bu kez sokak hayvanları için değerlendirmek istedim. Pek çok gönüllü dernekle işbirliği içine girdim. Bu sürecin de yine gerek benim gerekse sevdiklerim için anlamlı bir hale gelmesinden mutluluk duydum.
Uğraşlarım bu şekilde gelişirken finans sektörlerinde de profesyonel olarak çalışmaya devam ediyorum. Hayatın sert yanlarından sıyrılmamı sağlayan ve Müge Acar olarak varlık sebebimi oluşturan bu keyifli çalışmalar yine Yaşamdan Süzdüklerim içinde bende birikenlerin bir yansıması oldu. Şanslı olduğumu düşünüyorum, sevdiklerim ile birlikte sevdiğim uğraşları yapabiliyor ve bunları aktarma imkanı bulabiliyorum.