karpaz

En Güzel Tatil Sevdiklerinizle Olandır

Karpaz! Nerden geldi aklıma şimdi birdenbire… Bugün sevgili kızımın “Kuzey Kıbrıs’taki En İyi 10 Plaj” başlıklı yazısını okuyunca, çocuklarımla 2019 Ağustos’unda, yani tam da bu günlerde Karpaz’a yaptığımız geziyi anımsadım sanırım. Ne güzel, ne keyifli bir geziydi. Gezmeyi ve gördüklerimi yazmayı çok sevdiğimi artık biliyorsunuz. Kızım ve damadımın Kıbrıs’ta yaşadıkları dönemde, bir kaç kez ziyaret ettim bu güzel adayı. Bu gezilerden biri de Karpaz oldu. Çocuklarımla birlikte harika bir hafta sonu kaçamağı yaptık ve çok merak ettiğim bu yöreyi görme fırsatı yakaladım.

Zor günler yaşadık, son bir buçuk sene hepimiz için çok zordu. Dünya genelinde salgın, ülkemiz özelinde ise bunun yanında, deprem, sel ve en son olarak da yangın felaketi çok üzdü, derinden sarstı hepimizi. Ve daha pek çok acı. Önlenemeyen kadın cinayetleri, ekonomik sıkıntılar, göç… Yorgun ve sanırım oldukça da umutsuzuz. Son yangın yine yüreklerimizi dağladı. Yaralarımızı sarmak kolay olmayacak. Gidenler geri gelmeyecek. Bizi sadece alınacak önlemler, çevre bilinci, iyi politika ve özellikle sevgi iyileştirebilir. Yoksa acı çekmek kaderimiz olarak kalacak ilelebet diye korkuyorum iyice. Yangın felaketi ile ilgili yazımı geçen gün sizlerle paylaşmıştım.

Pandemi öncesi yurt içi gezilerine ağırlık vermiştim. Ülkemizde gezecek görecek o kadar harika yerler var ki, fırsat buldukça gezmek ve sizlerle paylaşmak istiyorum bundan sonra da. Daha önce Urfa, Kars gezilerim ile ilgili notları paylaşmıştım. En son Bodrum seyahatim oldu. Kim bilir belki yazarım hazır yazma eğilimine girmişken. Ama öncesinde bir kitap tanıtımım var sırada. Şu süreçte yapabildiğim ve bana en iyi gelen şey yazmak oldu yine. Kendimi yazarak şifalandırmaya çalışıyorum.

Bu kez Kıbrıs’ı daha doğrusu Karpaz’ı anlatacağım size. Benim için ikinci bir yurt oldu çocuklarım orada yaşadığı sürece. Karpaz Kıbrıs’ın en ucu, hani o haritada ki en ince, en uç nokta. Hem doğası, hem denizi ile adeta büyüledi beni.

Doğal Hayat

Dedim ya, iki yıl önce bugünlerde minik bir hafta sonu kaçamağı idi Karpaz. Ama anısı ve duygusu aynı güzellikte sürmekte yüreğimde. Gezimiz Karpaz Gate Marina ile başladı. Son derece modern, şık bir tesis burası. Havuzun, güneşin, harika lezzetlerin tadını çıkardık kaldığımız sürece. Gerçekten başarılı ve keyifli bir ortam. Ama beni esas ilgilendiren Karpaz ve doğal güzellikleri idi aslına bakarsanız. Burası daha alışık olduğumuz tarzda bir tat verdi.

Marina’dan ayrıldıktan ve yola koyulduk. Doğal hayat tüm görkemi ile bizi bekliyordu. Dikkarpaz Milli Parkı ya da başka bir deyişle Karpaz National Park, bakir, el değmemiş harika bir doğa parçası. Özgürce dolasan Kıbrıs eşekleri ile birlikte yol aldık. O kadar rahatlar ki, neredeyse arabaların içine girecekler. Dilleri ile camları yalayıp, ne verirseniz anında yiyip bitiriyorlar. Sonra kendimizi muhteşem bir plajda bulduk. Burada da caretta carettaların yumurtlama bölgeleri var ve ne güzel bir tesadüf ki bulunduğumuz plajda yine denize kavuşmalarını izleyebildik. Bir kaç gün önce de aynı heyecanı Alagadi Plajında yaşamıştık. Çok duygusal, çok özel bir an. Deniz kelimelerle anlatılamayacak kadar muhteşem… Buruşana kadar sudan çıkamadım, gerçekten olağanüstü… Hele gün batımı… Güneşi denize batırmak ve bunu sımsıcak kumların üstünden izlemek paha biçilmez bir haz… Yazmayı bu kadar seven biri olarak, hislerimi yazıya dökmek inanın çok zor geliyor şimdi bile. Hani anlatılmaz yaşanır derler ya, tam olarak bu söylemek istediğim.

Karpaz Kalbimi Çaldı

Geceyi çok keyifli bir otelde geçirdik. Castle Karpasia Otel. Karadeniz’den Kıbrıs’a göçen bir aile işletiyordu o zaman, şimdi değişmiş olabilir mi bilmiyorum. Çok güzel bir oteldi. Tarihi dokusu ile de göz doldurucu. Hem rahat, hem keyifli. Sabah Zafer Burnu’na uzanan bir yolculuk yaptık. Zafer Burnu, adeta yolun sonunu görmek gibi… Bana yaşattığı his bu oldu açıkçası. Buradan bakarken uçsuz bucaksız bir denizde  minicik olduğunuzu daha iyi kavrıyorsunuz. Bir Ada’da olmanın en belirgin göstergesi de bu sanırım.

Sonra Karpaz ya da bilinen adıyla Dikkarpaz’da bulunan tarihi eserleri ziyaret ettik, Her zaman müze ve ören yerlerini gezmeyi çok severim ama burada doğa ve deniz o kadar güzeldi ki, kapalı ortamda kalmak çok cazip gelmedi. Böylesi bakir bir doğada, doğalın tam içinde olmak, insan eli değen her şeyden daha özel ve daha güzel geliyor. Doğa tüm güzelliğini cömertçe emrinize sunuyor adeta.

Bu güzel gezi için canim yavrularıma  çok teşekkür ediyorum. Kelimelerim daha fazlasına şimdilik yetmedi onun için biraz fotoğrafla görsellik kazandırmak istedim. İşte buyurun size bir kuple Karpaz…

Kıbrıs, Karpaz dışında da pek çok güzelliğe sahip. Tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında, denizin de keyfini çıkarabileceğiniz pek çok tesis var. Pandemi sürecinde seyahat etmek elbette zor oldu ancak bundan sonrası için listenize rahatlıkla alabilirsiniz bence. Ama bu günlerde öncelikle kendi ulusumuza öncelik vermek, hele de yangın sonrası daha da fazla mağduriyet yaşamamaları için bölge halkına destek olmak görevimiz olmalı. Ülkece çok zor sınavlardan geçiyoruz. Desteklerimiz bir kere ile sınırlı kalmamalı. Yaraları birlikte sarmalıyız. Özellikle rezervasyonları iptal etmemek sanırım yöre esnafı için bir nebze de olsa moral olacaktır diye düşünüyorum. Acıda bir olmak bizi güçlendirecektir.

Bugün size kendimce bir Kıbrıs- Karpaz anması yaptım. Ama daha kapsamlı ve güzel yazılar için sevgili kızımın Blog’unu ziyaret etmenizi özellikle öneririm. https://melisaacar.wordpress.com. Sadece Kıbrıs değil, pek çok alanda kültür, tarih ve gastronomi ile ilgili yazılarına ulaşabilirsiniz. “Kuzey Kıbrıs’taki En Güzel 10 Plajı” başlıklı son yazısı da bence oldukça bilgilendirici.

Hepinize her şeyden önce sağlık diliyorum. Güzel anılar biriktireceğimiz aydınlık günlere kavuşmak dileği ile,

Sevgiyle kalın…

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir