Bir de yarışmaya katıldım !!!!
Cep telefonum çaldı, arayan Devrim adında bir beyefendiydi. Kelime Oyunu yarışmasından aradığını ve beni davet ettiklerini söylediğinde çok şaşırdım, hatta inanamadım. Ama doğruymuş. O gün nasıl geçti bilemedim. Akşam üzeri kızım bankaya geldi, saçımı ve makyajımı yaptı, kıyafetime son dokunuşları da tamamladıktan sonra hazır olduğuma karar verdik ve karlı bir İstanbul akşamında Bloomberg TV’nin Taksim’deki binasına doğru yola çıktık. Sanırım ilk gidenlerdendik, daha sonra diğer yarışmacılar da yavaş yavaş gelmeye başladı. Devrim Bey ve asistanı, bizi sakinleştirmeye, ufak tefek sorularla tanımaya çalıştılar. Böylece tanışma ve sohbet etme imkanımız oldu. Yarışmacının sunucusu, İhsan Bey, hava koşullarından dolayı biraz geç geldi, onunla çok fazla sohbet edemedik ama o kısa sürede bile, ne kadar beyefendi ve düzgün biri olduğu hemen belli oluyordu. Tıpkı TV Ekranında göründüğü gibi, son derece doğal ve nazik biri. Beni çok sakinleştirdi, çünkü bir ara heyacandan bayılacak gibiydim. Daha sonra makyaj odasına aldılar bizi, saçları biraz düzelttip, makyaja da rötüş yaptıktan sonra hazırdım. Belki görünüş olarak evet ama ruhen hiç hazır hissetmiyordum kendimi. İlk kez üstelik de canlı yayına çıkmak inanılmaz heyecanlı bir durum. Stüdyoya girdik, orası başka bir dünya sanki. Biri mikrafonu takıyor, biri ses ayarlarına bakıyor, kimi davranuş konutları veriyor, kalbim ağzımdan çıkacak gibi … Bir de ilk yarışmacı seçildim, aman tanrım tam anlamıyla bir felaket. Daha önce evde izlerken bildiğim hiç bir şeyi hatırlamıyordum o anda. Hiç de hatırlayamayacağım sandım bu haldeyken. Heycanıma bir de ya rezil olursam stresi eklendi. Neden burdayım, kaçıp gitsem olmaz mı? Melisa benden heyecanlı, stüdyo da kenarda heyecanla bekliyor. Derken 3-2-1 ve yayın başladı.

İhsan Bey’in sorularına yanıt vererek kendimi tanıttım ama hala çok heyecanlıydım… Yarışma koltuğuna geçtiğimde bacaklarım titriyordu adeta.. Derken yarışma başladı. O anda, artık ne canlı yayında olmak, ne de diğer faktörler, önemli değildi, içinde bulunduğum durumu unuttum ve tamamen sorulara konsantre olmaya çalıştım. Ama gerek ilk yarışmacı olmanın heyecanı, gerek yarışmayı daha önce çok dikkatli izlememiş olmanın etkisiyle olsa gerek, Benjamin (masada bulunan butonun adı, Benjamin Button’dan esin) ile iyi bir iletişim kuramadım. Zaman kontrolünü beceremediğim için, final istediğim gibi olmadı. Ama yine de iyi bir yarışma çıkardığımı düşünüyorum. Onca heyecanıma rağmen, tüm soruları doğru yanıtlayabildim. Ah bir de Benjamin’le iyi anlaşabilseydim…Ne diyelim kısmet… Gerçekten çok seviyeli bir yarışma ve ortam olması da ayrıca çok güzeldi. Ajitasyon yok, ağlama-sızlama yok, tamamıyle kelimelere odaklandığınız biraz bilgi ama fazlasıyla şans gerektiren güzel bir yarışma formatı. Bunu birebir ve canlı olarak yaşamak da bana ekstra bir keyif verdi.
Benim için çok hoş, değişik bir deneyim ve güzel bir anı oldu. Derler ya herkes bir gün 5. dk.’lığına meşhur olacak diye bu da benim 5 dk. lik, ekran maceram işte. Böylece ben sıramı savmış oldum:) İnsanın kendini ekranda izlemesi de bir garip oluyormuş. Bir kere oldukça kilolu gözüküyorum, üstelik sesim bile bana ait değil gibi, yine de sevdim kendimi ekranda:)
Bu güzel tecrübeyi yaşamama aracı olduğu için Melisa’ma çok teşekkür ediyorum. Bana güzel bir anı kaldı o günden.
Hepinize öneririm, gerçekten keyifli bir deneyim…
Sevgiyle kalın…
