İçimdeki duyguları yazmak ilk defa bu kadar zor benim için. Bulutların üzerinde uçuyor gibiyim. Ayaklarım yere bassa, yapacak çok iş, yazacak çok yazı var da, henüz o aşamaya gelemedim. Şımarığım bir süredir, kıpır kpırım, heyecanlıyım ve çok mutluyum… “Hayaldi gerçek oldu” tam benim durumuma uygun bir slogan oldu bugünlerde. Elbette hayallerimin sınırı yok ama bu benim ilk, belki de en büyük hayalimdi her zaman. O kadar çok istemiş olmalıyım ki, gerçek oldu sonunda.
Bir kitap yazdım ben. En çok istediğim, düşlediğim işi yaptım sonunda. Kitabım basıldı, imza günüm oldu, hemen hemen tüm sevdiklerim yanımda, yanımda olamayanlar da kalplerindeki sevgi ve heyecanla benimle birlikte idiler o gün. Tüm güzel dilekler, tüm güzel yürekler benimleydi… Daha nasıl mutlu olmayım ki?
Düğün günü gibiydi imza günüm, mutlu bir kalabalıkla sarılmıştı etrafım. Herkesin gözlerinde sevgi gördüm. Sevgi dolu gözlerden güç aldım, gururlandım. Herkesle fotoğraflar çektirdim, mutluluğum fotoğraf karelerinden bile taşacak kadar barizdi. Çok güzel, çok özel ve çok keyifli idi bu yaşadıklarım, hissettiklerim. Hep benimle kalsın istiyorum bu duygunun, “Mutluluk lütfen gitme benden” diye bağırmak geliyor içimden.
Mutluluğumun pek çok sebebi var. Bir kitap yazmak, bir nevi doğum yapmak gibi. Kalbinizde hissettikleriniz, düşlerinizde gördükleriniz, kaleminizden dökülüyor sayfalara. Hayalleriniz ete kemiğe bürünüyor, şekilleniyor ve somut bir şekilde elinize geliyor. Kokusuyla, dokusuyla hissediyorsunuz onu. Size ait, sizden bir parça, birikimlerinizin, duygularınızın elle tutulur, gözle görülür hali…
Okuması kolay ama, hayata geçmesi o kadar da kolay değil, zor elde edilmiş bir mutluluk olduğu için daha da kıymetli, daha da önemli. Benden çıktı, sizlerin oldu artık. Hayallerim, düşlerim, kurgularım ya da gerçeklerim sizlerin kafasında farklı anlamlar bulacak, farklı şekiller alacak bundan böyle. Kimbilir, belki de sizin hissettiklerinizle, sizin düşlerinizle tanışacak farklı bedenlere bürünecek. Ben de yoluma devam edip, daha iyisini yazmaya, daha çok düşünmeye, daha çok hayal kurmaya gayret edeceğim. Dilerim bu gücü ve enerjiyi bulur ve yazmaya devam edebilirim.

Kitap yazmak güzel hem de çok güzel ama mutluluğum bu kadarla sınırlı değil. Ben o gün yanımda olanların varlığından dolayı daha da mutluyum aslında. Bir pazar günü ki, yolların kapalı, trafiğin felç olduğu bir pazar hem de, onlarca insan, evlerinden kalkıp, adını, yerini bile bilmedikleri bir yere, sırf ben çağırdım diye, sırf benim yanımda olmak, bana destek vermek adına kalkıp geldiler. İşte bu herşeye değer. Para ile satın alınamayacak, ölçülemeyecek, tartılamayacak bir kıymet bu. Bana ne kadar önem verildiğinin, ne kadar önemsendiğimin ve ne kadar sevildiğimin somut bir göstergesi. Onun için yüzümde güller açtı, ağzım kapanmadı sevinçten.
Bir hayal için, yüzden fazla insan toplanabiliyorsa etrafınıza, siz dünyanın en güçlü insanı saymalısınız kendinizi, işte ben öyle hissediyorum sayenizde. Sağolun, varolun, bana yaşattığınız bu güzel duygu ve gösterdiğiniz önem için, özen için.
Kızımın, yayıncılarımın emeklerini yazmaya ise sayfalar yetmez, o denli uğraştılar, o denli didindiler ki o gün için. Hiç bir şeyin aksamaması için, mutlu olmam için ellerinden geleni yaptılar. Sonunda ben dahil gelen herkesin mutlu olduğu bir organizasyon oldu. İçinde bulunduğumuz mekan yani Muhit, sıcak, samimi havasıyla herkese huzur verdi. Ben hayali kurdum, Tanrı yolumu açtı. Herşey olabildiğince güzel ve keyifli oldu böylece. Bir sis perdesinin ardında gibiydim, gerçekten nasıl düğününde bir şey anlamaz insan aynen öyle bir duygu idi yaşadığım. Ruhum uçuş uçuş, bedenim saltanat koltuğunda…Bir ara bir pasta geldi önüme, üzerinde mumlar olan. İlk kitabın ilk kutlama pastası, ilk kez hiç dilek tuıtmadım, dileğim önümdeydi, elimdeydi çünkü…
Ama beklentilerin sonu yok insanoğlunda. Şimdi de raflara çıksın, alınsın, okunsun, yorumlar yapılsın istiyorum. En çok da beni tanımayan, hayatıma hiç girmemiş okuyucuların yorumunu merak ediyorum. Beni seven, tanıyan, hayatımın bir döneminde dahi olsa yolumun kesiştiği sizlerin yorumları da elbette çok kıymetli ama objektif olamamanızdan endişe ediyorum nedense… Sanki beni biraz kayırırmışsınız gibi geliyor bana…
Hayat, pek çok cephede devam ediyor aslında, yine uğraşılar, yine mücadeler var. Ama içimdeki mutluluk ve keyif duygusu o kadar baskın ki, hala normale dönmüş değilim. Alışık olmadığı hisleri yaşayınca bir garip oluyormuş insan onu anladım. Şikayetçi değilim, hoşuma gitti bu ruh hali…Keşke hiç bitmese, katlanarak devam etse…
Günün sonunda, bu yaşadıklarım bana, gerçek mutluluğun ne olduğunu çok daha belirgin bir şekilde gösterdi;
Mutluluk benim için, üç temel konuda birleşmiş meğerse; Hayallerim, Sevdiklerim ve Aşk…
Aşkın pek çok hali, pek çok rengi, pek çok melodisi var. Ben de Su halinde çıktı ortaya.. Dilerim sizin içinizdeki Aşk’ta, sevgide, hayaller de bir yolunu bulup dışarı çıksın ve sizi de layık olduğunuz, beklediğiniz mutluluğa taşısın.
Aşk hep sizinle ve daim olsun…

“Aşkın Su Hali” için 2 yorum
Geri bildirim: Dostların Adası Marmara - Yaşamdan Süzdüklerim
Geri bildirim: Ada ve Edebiyat - Yaşamdan Süzdüklerim